NEBİZ İLE ABDEST:
Abdullah b. Mes'ûd (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.) (dinlerini öğretmek üzere) cinlere gittiği gece İbn Mes' ûd'a: "Mataranda ne var?" diye sormuş, o da "nebîz var" deyince» Nebî (s.a.) "hurma (hoş ve) temiz, su (yu) temizleyicidir" buyurmuş.
Ebu Dâvûd dedi ki: Süleyman b. Dâvûd, "Ebû Zeyd'den" yahud "Zeyd'den" diye bu hadisi rivayet etmiştir. Şerîk de aynı tereddüde düşmüştür. Hennâd ise rivayetinde "cin gecesi'nde” kaydını zikretmemiştir.
Açıklama
Cin gecesi, Hacûn denilen ve Mekke'de bulunan bir dağda Rasûlü Ekrem (S.a.)’le cinler arasında geçen görüşmenin vuku bulduğu gecedir. Rasûlü Ekrem (s.a.) efendimiz bu görüşmeyi herkese açıkjj tutmuş, ancak konuşmaya sâdece İbn Mes'ûd (r.a.) hazretleri katılmıştır. Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiği bir hadîs-i şeriften anlaşıldığına göre Abdullah b. Mes'ûd (r.a.) hazretleri bu buluşmaya katılmak isteyince yanına içinde, su olduğunu zannettiği bir matara alır ve Rasülullah'la birlikte yola düşer.Yüksek bir tepeye vardıkları zaman Rasûlü Ekrem (s.a.) bir çizgi çizerek bu çizginin dışına çıkmamasını söyler. Rasûlü Ekrem (s.a.) bir takım karatet larla haşir-neşir olup sabaha kadar onlarla sohbet eder.Sabâh olunca gelip İbn Mesud'dan abdest almak için su isteyince o da içinde su olduğuna zannettiği matannın hemen ağzını açıp su vermeye davranır. Bir de ne görsün matarının içindeki su değil de Nebîz'dir. Bunun üzerine, "Ya Rasûlallah (s.a.) ben bunun içinde su var zannediyordum, meğer nebîz varmış" der. Rasûlü Ekrem (s.a.) "hurma güzel su(yu) temizleyicidir*' buyurur ve bu suyla abdest alır. İbn Mes'ûd'la birlikte, o cemaatten gelen iki kişiye namaz kıldırır. Namazdan sonra İbn Mesud (r.a) geceki gördüğü kimseleri sorar, Rasûlti Ekrem (s.a.) de "onlar Nusaybin ellileriydi” cevabını verir. Tirmizî Şerhi el-Kevkebu'd-dürrî de beyân olunduğuna göre, Rasûlü Ekrem (s.a.)'in cinnilerle görüşmesi altı kerre vuku bulmuştur.
Nebîz: Su içine.atılarak az bir müddet pişirilmiş üzüm veya hurma suyudur.
İlim adamlarından bazıları, şıra ile abdest alınabileceği görüşündedirler. Süfyân es-Sevrî bunlardandır. İmam Şafiî, Ahmed ve Ishak ise, şıra ile abdest almanın caiz olmadığı görüşündedirler.
îmam Nevevî, el-Mecmu isimli eserinde (I, 93) "Bize göre Nebîz çeşitlerinin hiç biriyle abdest almak caiz değildir. Hangi vasıfta olursa olsun. Se-kir vereni ise içilmesi haramdır ve haddi gerektirir.”
Cumhurun görüşü bu olduğu gibi, imam Malik, Ahmed ve Ebû Yusuf da bu görüştedirler.
İmam A'zam Ebu Hanife (r.a.) ile Süfyân es-Sevrî ise, Mevzumuz olan hadis-i şerifteki beyâna bakarak "su bulamayan kimse uzuvlar üzerinde akabilen (incelik vasfını hâiz) sarhoşluk vermeyen ve pişmemiş tatlanmış hurma nebîz'i bulursa bununla abdest alabilir. Teyemmüme de lüzum kalmaz" demişlerdir.
İmam Muhammed "böyle bîr nebizle abdest almak yeterli değildir. Bu abdestle birlikte teyemmüm de edilmesi gerekir" diyor.
İmam Ebu Yusuf ise, "abdest almaz, sadece teyemmüm eder" demektedir. Yani nebîzle abdest almanın caiz olmadığı görüşündedir.
Bu görüş aynı zamanda cumhurun ve diğer üç imamın görüşüdür ki, sonradan Ebu Hanife hazretleri de bu görüşü benimsemiş ve bu görüş Hanefî mezhebinin de görüşü olmuştur. Çünkü müetehid ilk kavlinden döndükten sonra artık evvelki kavli ile fetva verilemez.
Hanefi imamlarından Tahavî de bu son görüşü benimsemiş, “İbn Mesûd hadisinin aslı yoktur” demiştir ki, bir numara sonra gelecek olan hadis de bu sözü doğrulamaktadır. Gerçekten de bu görüş Kitâb'a en uygun görüştür. Çünkü Allah Teala Kur’an-ı Kerîmi’nde "Su bulamazsanız temiz toprağa teyemmüm ediniz"buyurmaktadır.
Ancak burada şu hususa dikkat etmek gerekir ki, münakaşa tatlı ve ince, sarhoşluk vermeyen pişmemiş hurma nebîzi üzerindedir. Tatlanmadan önceki hurma suyu ile abdestin caiz olduğunda ittifak olduğu gibi sarhoşluk veren ve İnceliği olmayan pişmiş hurma şırası ile abdestin caiz olmadığında da ittifak vardır.
Hurmanın dışındaki nebîzlerle abdest almak ise, sahih olan kavle göre caiz değildir. Çünkü bazı hurma nebîzleriyle abdest almanın caiz olması kıyasa aykın olarak hadisle sabit olmuştur. Bu bakımdan diğer nebîzler ona kıyas edilemezler. Nitekim "alâ hilaf-i kıyas sabit olan şey, şâire makisün aleyh olamaz.
Bahrü'r-râik'de deniliyor ki: "İmamların görüşü böyle olunca, esasen sıhhati üzerinde çok şeyler söylenen İbn Mes'ûd hadisi üzerinde durmaya hiç lüzum yoktur. Şayet sahih olduğu kabul edilse bile, teyemmüm âyetiyle nesh edilmiştir. Çünkü, teyemmüm âyeti daha sonra gelmiştir."
Bazı Hükümler
1. Resûl-ü Ekrem (s.a.) aynv zamanda cinlerin de peygamberidir.
2. İnsan bilhassa ibâdet konusunda ihtiyaç duyacağı şeyleri önceden hazır bulundurmalıdır.
3. Küçüğün büyüğe hizmet etmesi caizdir.
4. Allah'ın verdiği nimeti medhetmek caizdir.
85....Alkame'den rivayet.edildiğine göre, dedi ki: "Ben Abdullah b. Mes'ûd'a, sizden kim cin.gecesinde Resulüllah (s.a.) ile birlikte bulundu? dedim. O da "Bizden hiç kimse O' nunla bulunmadı" diye cevap verdi.
Açıklama
Musannif Ebû Davud'un bu hadis-i şerifi rivayet etmekten maksadı, bir önce geçen hadisi, sıhhat yönünden tenkid etmektir. Nevevî merhum, Müslim Şerhi'nde diyor ki; bu hadis-i şerif, Ebû Dâvud' da ve diğer bazı kitaplarda cin gecesi'nde îbn Mesûd'un Resul-i Ekrem (s.a.)’le beraber bulunduğuna ve nebizle abdest almanın cevazına dâir zikredilen hadisi çürütmekte açık bir delildir. Çünkü bu hadis sahibdir. "Nebiz hadisi" ise ulemanın ittifakıyla zayıftır. Eğer o hadisin sağlam olduğu kabul edilirse şu iki hadisin arasını uzlaştırmak mümkündür. Şöyle ki lbn Mes'ûd (r.a.) o gece Resul-i Ekrem (s.a.) in cinlerle konuştuğu yerde bulunmamıştır da oradan hayli uzakta kendisine çizilen çizgi içinde bulunmuştur.İmam Nevevî bu sözüyle mevzumuzu teşkil eden bu hadisin sahih olabileceği ihtimaline yer vermişse de bu ihtimal onun nesh edilmiş olmasına mâni değildir. Aynı şekilde îbnu'I-Hümâm'da bu hadisin sahih hadislere aykırı olmadığını ifade etmiştir, lbnu'l Hümân'ın bu mevzudaki sözleri şu mealdedir: "îbn Mes'ûd hadisinde bulunan "Onunla beraber bizden hiç kimse bulunmadı" cümlesini: "O gecede bizden, benden başka, hazır bulunan olmadı" şeklinde anladığımızda iki hadis arasında tearuz kalmaz.
Ayrıca "İki hadîs arasında te'vil ve te'lif imkânı olmadığı kabul edilirse, "işbat eden görüş, nefyeden görüşe mukaddemdir" kaidesince isbat edilen görme olayı "bulunmadı ve görmedi" şeklindeki hadise nisbetle öncelik kazanır. Böylece görme olayı tesbit edilmiş olur.
Ayrıca bu dimilerle buluşma eş-Şiblî'nin beyânına göre altı defa vuku bulmuştur. Şöyle ki:
1. Peygamberimizin, hilekârlar tarafından kaçırıldığı zannedildiği gece ki İbn Mes'ûd bu gecede bulunmadı.
2. Hacûn'da vuku bulmuştur ki, Mekke'de bir dağdır.
3. Mekke'nin en yüksek yerin de olmuştur.
4. Medine'de vuku bulmuştur. Bu üç gece devam etmiş ve Hz. İbn Mes'ûd da hazır bulunmuştur.
5. Medine'nin dışında olmuştur.Bunda da Zübeyr b. Avvâm hazır bulunmuştur.
6. Resûl-i Ekrem (s.a.)'in bir yolculuğunda olmuştur ki, bunda da Bilâl İbn Hâris hazır bulunmuştur.
Binaenaleyh cin gecesi hadisinde anlatılan "nebîzle abdest alma" olayı daha sonra Medine'de inen teyemmüm âyetiyle neshedilmiştir.
86....Atâ b. Ebi Rebah'dan nakledildiğine göre O, süt ve nebizle abdest almayı hoş görmez ve şöyle derdi: "Teyemmüm etmek, nebizle veya sütle abdest almaktan daha çok hoşuma gidiyor."
Açıklama
Bu hadisin râvisi Ata, tabiinin büyüklerinden olan Atâ b. Ebî Rebah’dır.Ebû Hanife (r.a.) kendisinden Hadis rivayet etmiştir. Büyük bir âlim, Hadis ilminde güvenilir râvidir.
Abdullah îbn Abbâs onun hakkında şöyle demiştir. "Ey Mekkeliler, siz bir müşkilinizi hallettirmek için benim etrafımda toplanıyorsunuz. Halbuki sizin içinizde, Ata b. Ebî Rebâh gibi bir âlimin bulunduğunu unutuyorsunuz."
Sarihlerin beyânına göre, Atâ b. Ebî Rebâh süt ve nebîz ile abdest almayı mekruh saymış, teyemmüm etmenin daha iyi olduğunu söylemiştir.
Halbuki su karışmamış sütle abdest alınmayacağında icmâ vardır. Nebîz hakkındaki görüşler ise 84 nolu hadiste beyân edildi ve orada Ebu Hanife'nin ikinci görüşünün buna cevaz vermeyen cumhurun görüşü ile birlikte olduğu açıklandı. Ebû Davud'un bu eseri burada zikretmesinden maksat, nebîz ile abdest almanın caiz olmadığını te'yid içindir. Ancak, bu görüşün aksini te'yid edenler yukarıda açıklandığı gibi Hz. Ali, İbn Mes'ud ve îbn Abbas gibi sahâbilerden vârid olan cevaz delillerini ileri sürmektedirler. Ancak buradaki sütten maksat su ve sıvı karışımı olan süt ise, bu hususta fukahânın görüşü şöyledir:
Buhârî Şârihi ve meşhur Hanefi âlimi Ayni merhum der ki; "Sütle abdest almak iki şekilde düşünülebilir:
a. Ya sade ve katışıksız süt ile abdest alınmıştın.
b. Veya rjyla karışık sütle abdest alınmıştır.
Birinci durum, yani sırf süt ile abdest almak, bütün mezheb imamlannca ittifak caiz değildir. İkinci duruma gelince, bize göre caizse de Şâfiîye göre câiz değildir."